30 Eylül 2015 Çarşamba

SANAT GECESİNİN GELİRİ KADIN SIĞINMA EVLERİNE TESLİM EDİLDİ...

 
Adana Gündoğdu Koleji (AGK) öğrenci ve öğretmenlerinin Sosyal Projelere olan duyarlılığı devam ediyor. 

Çukurova Belediyesi’nde düzenlenen ve Adanalıları hayran bırakan Sanat Festivaline katılan AGK öğrencileri  festivalin bilet ve el işi ürünleri satışından elde edilen gelirini “Kadın Sığınma Derneklerine” bağışlayacaklarını açıklamışlardı. 
 
Söylediklerini yapan gündoğdular adına Müzik Bölüm Başkanı Burhan Girginer ile Gündoğdu Okulları’nın binlerce öğrencisini temsilen iki öğrenci Adana Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Durmuş Ökten’i ziyaret etti ve toplanan 10 bin 213 lira geliri Adana Kadın Dayanışma Merkezi ve Sığınma Merkezi olan AKDAM’a bağışladılar.
 




 
AKDAM Başkanı Av. Muhal İkikardeş, “Adana Gündoğdu Koleji öğrenci ve öğretmenlerini böyle önemli ve sosyal bir konuda duyarlılık gösterdikleri için kutluyoruz.” diyerek, öğrencilere ve Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti.  

Durmuş Ökten’te öğrencilerin bu davranışının örnek olduğunu belirtti.

Sevgili öğrencilerim 2015/2016 umarım sağlık ,mutluluk ve başarı dolu bir yıl olur, HOŞGELDİNİZ:)


 
 
 
 
İstedim ki yeni seneye  müziğin insanlar ve toplum üzerindeki etkisini anlatan bir makaleyle başlayalım ,Müzik severler için yararlı olacağı kanaatindeyim....
 
 'Bireyleri ve toplumları biçimlendirme, değiştirme ve geliştirmede

eğitim en etkili süreçtir müzik...''


TOPLUM, SANAT ve MÜZİK

Bilim, teknik ve sanat, toplum yapısının oluşmasında başlıca

etmenlerdir ve insan yaşamının vazgeçilmez öğeleridir. Bilim, teknik ve

sanat, birlikte işlediği durumlarda veya bu öğelerden birlikte yeterince yararlanıldığı

durumlarda, insan yaşamındaki bozukluk, eksiklik ve yetersizlikler

giderilir.

Sanat, insanları özgür kılar, güzellikler yaratır. Sanatsız insan, sanatsız

toplum düşünülemez. Sanatla toplum arasında karşılıklı etkileşim sonucu,

birbirlerini geliştirme ve güçlendirme gerçekleşir.

Sanat “bir duygunun, bir tasarının veya bir güzelliğin ifadesinde

kullanılan metotların tümü olup, bu metotların sonucunda ulaşılan yaratıcılık

sanat ürününü oluşturur.”1




Tüm sanat dalları içinde, insan ruhu üzerinde en derin etkiyi bırakan

sanatın müzik olduğu kabul edilmektedir.

Toplumla etkileşip bütünleşen sanatların başında yer alır müzik. Bir

milletin gelişmişlik düzeyini belirlemede müzik, önemli bir göstergedir.

Toplumsal bir olgu olan müziğin geldiği nokta, toplumun geldiği noktayla

paralellik gösterir.

“Bir toplum, ekonomi ve kültür alanlarında yarattığı, kendi yaşayışına

ve insanlığın yaşayışına kattığı, çağına uygun değerlerle varlığını

sürdürebilir. Kültür alanının bir dalı da müziktir.”2




Müziğin, insandan insana uzanan evrensel bir dil olması, dili, dini

ayrı insanları aynı ezgide birleştirecek güce sahip olması, ona, diğer sanat

dalları içinde ayrı bir yer, farklı bir ayrıcalık vermiştir.

“Müzik, sözle anlatılmayanı anlatma sanatıdır. Sözcüklerin anlatabildiği,

zekanın kavrayabildiği şeylerin çok ötelerine gidebilir. Müziğin

alanı, belirsizliğin, elle tutulamayanın, düşlerin alanıdır. İnsanların bu dili

konuşabilmelerini, Tanrının bizlere verdiği en büyük zenginliklerden biri

olarak görürüm.”3 diyen orkestra şefi Charles Munch müziğin insanı nasıl


eşsiz bir duygu ortamına sürüklediğini vurgulamıştır.

 
 
MÜZİĞİN GÜCÜ
 
Çin filozofu Konfüçyüs, kişiler ve toplumlar üzerinde müziğin
etkisini şöyle tarif etmiştir: “Bir milletin mutlu ve ahlaklı bir şekilde idare
edilip edilmediğini anlamak isterseniz o memleketin müziğini dinleyiniz.
 
Müzik devlet kurar, devlet yıkar.”4

 
Eski Yunan filozoflarından Eflatun ve Aristo da müziğe büyük önem

vermiş, gerek özgür insanın yetişmesinde eğitimde, gerekse şehir devletinin

yönetimi düzeninde müziğe düşen rolü araştırmış, incelemişlerdir.

Gelişmiş toplumlarda sanatın, müziğin, ne kadar önemli olduğunu

bilen Atatürk’ün bu konu ile yıllarca ilgilenmesi, toplumsal kalkınmadaki

önemini sözlerinde vurgulaması bilinmektedir.

Sanat eğitimi ve onun önemli bir kolu olan müzik eğitimi demokratik,

çağdaş ülkelerde önemli bir yere sahiptir

Dikta rejimlerde ise, müzik yaratıcılığına ve etkinliklerine yasaklar

konulmuştur.

Hitler ve Stalin’in, ülkelerindeki evrensel müzik yaratıcılığına ve

etkinliklerine koydukları yasaklar bunun örneğini göstermektedir. Humeyni’nin
 
iktidarı ele geçirmesiyle opera ve bale kapatılmıştır.5




MÜZİĞİN AMACI
 
İnsan yaşamıyla iç içe olan müziği, Prof. Dr. Ali Uçan “belli bir

amaç ve yöntemle, belli bir güzellik anlayışına göre işlenerek birleştirilmiş
 
seslerden oluşan estetik bir bütün” olarak tanımlamıştır.
 

Müzik, insan yaşamının her döneminde; (çocukluk, gençlik, yetişkinlik,

yaşlılık) onunla birlikte yaşayan, insanın onsuz edemediği bir olgudur.

“İnsanın içinde yaşadığı çevrede kaynağı, türü, işgörüsü değişik

çeşitli müzikler vardır. Çeşitli öğelerden oluşan müziksel çevre, içinde
yaşayan insanla birlikte sürekli bir oluşum, değişim ve gelişim halindedir.”

İnsanda güzellik duygusu oluşturmakla birlikte, aynı zamanda insanı

düşündürmesi de gereken müzik sanatının amacını “tüm sanat dallarında

olduğu gibi, öncelikle güzellik duygusunu oluşturmak, dolayısıyla, bu duygunun
 
oluşmasını arzuladığı insan ruhuna uyarıcı bir etki yapabilmektir”8

diye açıklayan Onur Akdoğu “kolayca algılanabilen, sözel olarak hiçbir

sanatsal öğeyi içermeyen, bedbin ve karamsar, tekrara, sekilemeye (bir

motifi ya da ezgiyi ardarda gelecek şekilde başka sesler üzerinde tekrarlama

işlemi) yoğun olarak yer veren, özgün olmayan, bir başka deyişle kendinden
 
öncekilere benzeyen, monoritim ve monotoni içeren tüm müzikleri”9 de, yoz

müzik olarak nitelemiştir Umutsuzluk, karamsarlık, kıskançlık gibi psikolojik

sorunlar ortaya çıkaran bu tür müziklerin birey ve toplum üzerindeki

olumsuz etkilerini azaltmak ya da yok etmek, aile içinden ve okul öncesi

eğitim kurumlarından başlayarak devam eden “müzik eğitimi” ile gerçekleşebilir.

 
İnsanda güzellik duygusu oluşturmakla birlikte, aynı zamanda insanı

düşündürmesi de gereken müzik sanatının amacını “tüm sanat dallarında

olduğu gibi, öncelikle güzellik duygusunu oluşturmak, dolayısıyla, bu duygunun
oluşmasını arzuladığı insan ruhuna uyarıcı bir etki yapabilmektir”8

diye açıklayan Onur Akdoğu “kolayca algılanabilen, sözel olarak hiçbir

sanatsal öğeyi içermeyen, bedbin ve karamsar, tekrara, sekilemeye (bir

motifi ya da ezgiyi ardarda gelecek şekilde başka sesler üzerinde tekrarlama

işlemi) yoğun olarak yer veren, özgün olmayan, bir başka deyişle kendinden
öncekilere benzeyen, monoritim ve monotoni içeren tüm müzikleri”9 de, yoz

müzik olarak nitelemiştir Umutsuzluk, karamsarlık, kıskançlık gibi psikolojik

sorunlar ortaya çıkaran bu tür müziklerin birey ve toplum üzerindeki

olumsuz etkilerini azaltmak ya da yok etmek, aile içinden ve okul öncesi

eğitim kurumlarından başlayarak devam eden “müzik eğitimi” ile gerçekleşebilir.
MÜZİK EĞİTİMİNİN ÖNEMİ
Ünlü Macar müzik eğitimcisi Kodaly bir sözünde “Eskiden çocuğun

müzik eğitimi, doğumundan dokuz ay önce başlamalı, diye düşünürdüm.

Şimdi aynı düşüncede değilim. Çocukların müzik eğitimi annenin doğumundan
dokuz ay önce başlamalı”10 diyerek daha iyi ve daha mutlu bir insan


olmak için herkesin müzik eğitiminden geçmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Eğitimle, insanın değişimi ve gelişimi hedeflenmiştir. Sağlıklı bir

eğitim, kişiyi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda, onu en iyi şekilde yetiştirmeyi

amaçlar. Her insan, yaşamı boyunca, eğitim ve öğretimini sürdürürken

çok yönlü bir müzik ortamı içinde bulunur. Çocukların ve gençlerin

sağlam bir ruh ve kişilik eğitimi almalarında müzik eğitiminin önemli

bir yeri vardır. “Amerika Birleşik Devletleri’nde okul bandolarında çalan

gençler üzerinde yapılan bir ruh bilimsel araştırmanın olağan kişilik testlerinde,

söz konusu öğrenciler, bilgi, ülküsellik, eğitsellik gibi test alanlarında,
bandoda çalmayanlara kıyasla oldukça yüksek puanlar almışlardır.”11


Çok etken bir eğitim aracı olan müzik, bir disiplin olarak, eğitim

sistemlerinde yer almıştır.

Bireyler üzerinde sevgi, sorumluluk, yaratıcılık duygularının gelişmesini

sağlayan müzik eğitiminin amacı, insana, müziği sevdirmekten başka,

müzik dinleme, yargılama becerisiyle birlikte insanın beğeni düzeyini yükseltmektir.
Kısa ve özlü anlatımıyla müzik eğitimi “bireye, kendi yaşantısı
yoluyla amaçlı olarak belirli müziksel davranışlar kazandırma ya da bireyin
(müziksel) davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla amaçlı olarak belirli

müziksel değişiklikler oluşturma sürecidir.”12



ÜLKEMİZDE GENEL MÜZİK EĞİTİMİ

Ülkemizde müzik yaşamı, çeşitli müzik türleriyle çok yönlü, çok

amaçlı bir görüntü sergilemektedir.

Müzik eğitimi, temelde, genel müzik eğitimi, özengen (amatör)

müzik eğitimi ve mesleki müzik eğitimi olmak üzere üç ana kola ayrılıp

gerçekleştirilir.

Genel müzik eğitimi, müziğe ilgisi ve yeteneği olsun olmasın

herkese verilmesi gerekir. Özengen (amatör) müzik eğitimi, isteğe bağlı

olarak yapılır. Mesleki müzik eğitimi ise, müziğe ilgili ve yetenekli kişilerden

belli sınavlar yoluyla seçilerek yapılır. Genel müzik eğitimi, amatör ve

mesleki müzik eğitiminin temeli olup, kişiyi amatör ve mesleki müzik

eğitimine hazırlar.

Bu çalışmada konu edilen genel müzik eğitimi, müzik eğitiminin

temeli olan “insana” yönelik olup, sağlıklı ve dengeli bir yaşam için gerekli

olan “genel müzik kültürü”nü kazandırmayı amaçlar.

İnsanın içinde yaşadığı müziksel çevresi, insanla birlikte sürekli

değişim halindedir. Birey, içinde doğup büyüdüğü bu çevrede çeşitli müzik

türleriyle etkileşim içindedir. Kişinin müziksel gelişmesini sağlamada, tek

bir müzik türü yeterli ve doğru değildir (hiçbir müzik türü tek başına yeterli

değildir).

Bu nedenle, sağlıklı bireyler yetiştirmede, ülkemizde yaşayan tüm

müzik türlerini bir bütün olarak ele alıp iyi örneklerinin seçilmesiyle (değerlendirilmesiyle)

birlikte, ağırlığın kendi öz müziklerimizde olması ile, genel

müzik eğitimi sağlıklı ve dengeli bir yapıya kavuşturulabilir. Bu esnek yapı,

beraberinde müziksel hoşgörü ve saygıyı getirir.

Genel müzik eğitimi ile, müziğin zengin anlatım gücü, birleştiriciliği,

insanlarımızın bütününe aşılanmalı, insanı yücelten bu değer ile birlikte

gelişmiş bir toplum olma yolundaki adımlarımız hızlandırılmalıdır.
 



 
 
 




 




 



 
 
 
 
 


 




 





 



 

29 Eylül 2015 Salı

OKULUMUZ ÇOCUKLARIMIZLA DAHA RENKLİ

Okulların açılmasına kısa süre kala SANAT 88 Görsel Sanatlar öğretmenleri olarak okul bahçesini ve koridorlarını düzenleme ve güzelleştirme çalışmalarımızı tamamladık. 28 Eylül itibariyle okulumuz açıldı ve biz fark ettik ki, hangi renkleri kullanırsak kullanalım okulumuza asıl renklerini veren öğrencilerimiz olmadan okulumuzun renkleri tam olarak göstermiyor kendini. Öğrencilerimizin gelmesiyle ve ders zilinin çalmasıyla beraber okulumuz artık daha renkli ve neşeli bir yer oldu.
  
 

  
   


Biz gece gündüz çalışıp öğrencilerimiz için eğlenceli,güzel ve verimli alanları oluşturmaya çalıştık. Onlar da bu eğlenceli alanları en güzel şekilde değerlendirmeye başladılar.

 Oyunlar oynadılar; ders haricinde ki boş zamanlarını eğlenceli ve neşeli bir şekilde değerlendirdiler.